Thursday, January 19, 2012

blog yazmayacak kadar büyümüşüm galiba. son yazılarımı okudum da heralde tesadüf olacak 2 önceki yazımla aynı şeyleri hissediyorum, yani baştan post yazıcak olsam aynı şeyleri yazardım.
şu an tek fark işlerimin çok yoğun olması ve o kadar iş içindeyken bu sayfayı açmış olmam..
bi de arkada çalan şarkılar farklı işte yaşlılıktan olsa gerek playlist abba-ella fitzgerald fln çalıyor.

Monday, January 10, 2011

Arkadaşımın üyesi olduğu derneğin bilgilerini paylaşmak istiyorum:
Zeytindalı herhangi bir siyasi görüş, etnik köken, din, dil, mezhep, cinsiyet veya bölge gözetmeksizin sadece yardıma muhtaçlarla, yardımseverler arasında iletişim sağlayarak "İyilik Köprüsü" kurmak amacıyla biraraya gelen gönüllerin oluşturduğu şu an için sadece ANKARA'da faaliyet gösteren bir yardımlaşma derneğidir.

Derneğimiz yardım toplamıyor, yardım dağıtmıyor ve bağış almıyor. Yardıma muhtaç kişileri, deşifre ve rencide etmeden sadece bülten, web sitesi ve telefon aracılığıyla yardımseverlerle buluşturuyor.

1 dk süren bir online üyelik işlemi sonrasında, yardım türünüzü seçiyorsunuz; bu nakit, gıda, giysi, sağlık, eğitim vs. olabilir; daha sonra yardım etmek istediğiniz öyküyü seçip, isterseniz uzaktan, isterseniz muhtaç kişinin adresine gidip yüz yüze konuşabilmek şekliyle yardımınızı yapıyorsunuz. Gidip görince gerçekten ne kadar yardıma muhtaç insanlar olduğunu bir kez daha anlıyorsunuz. Aynı zamanda da "sahtekarları da elemiş oluyorsunuz". Yolda dilencilere para vermektense, gerçekten muhtaç kişilere yardımımız dokunsun... Bu mesajı hepimizle paylaşarak, umuyorum ki muhtaç kişilerin sayısı hepimiz sayesinde azalacaktır! Hepimizin elimizden geldiğince bir katkıda bulunmasını rica ediyorum. Umarım aynı zamanda yardım edemeyecek arkadaşlarımız, mesajı gereken yerlere ulaştırma nezaketini gösterirler.

Wednesday, October 27, 2010

people are strange

farkettim ki insanların birbirlerini suçlamaları çok kolaymış. bazen istemedikleri insanı hayatından kolayca çıkartıp suçu onun üstüne atarlarmış. her hafta insanları yargılamamaya karar veriyorum ama olmuyor nedense beceremedim hala.
arkadaşların olması güzel şey de. kimse birbirine anlayış göstermezse bu arkadaşlık değil ki. insanların arkadaş grupları ne zaman şekillenir acaba? bence lisede. sonrasında da olabilri tabi ama bi arkadaş grubuna çok fazla vakit ayıramıyorsun diye gruptan atılmak diye birşey var mıdır? kopuk kopuk yazıyorum ama kararlıyım öyle yazıcam.

gıcığım çünkü bugun.sabah 6 da kalktım sırf alman büyükelçiliğine erkenden gidebilmek için, yine de randevu saatinden 1 saat geç aldılar. o zaman randevu sistemi neden var acaba?


sevdiğim insanların çoğu uzakta. acaba ne uzakta olsam sevdiklerim burda olsa daha mı kolay olurdu?
mark zuckerberg' e helal olsun.
justin timberlake'e de helal olsun, o da iyi rol kesmiş.
Hurriyet Cumartesi ekini herkes okuyormuş anladığım kadarıyla. SİZ DE YAPABİLİRSİNİZ!! slogan ingilizceyken iyiydi de türkçe pek olmadı nedense.
TIMI YURO ve NINA SIMONE dinliyorum.

Monday, September 20, 2010

erken kalkmak mecburen işe gitmek mecburen mecburen mecburen..
istanbula taşınma fikri geldi de çattı artık. burama kadar geldi sabah 5 te uyanıp 7 uçağına binmekten sıtkım sıyrıldı. ohh en sevdiğim deyim olan "sıtkı sıyrılmak" ı da kullanmış oldum böylece.

you're such a pretty melodyyyyy

Friday, August 20, 2010

bi burnumu kırmadığım eksikti onu da yaptım...olsun belki de kaptanın dediği gibi "bazen küçük kazalar daha büyüklerinin olmasını engeller"
garip işlerle uğraşıyorum bazen zevkli bazen değil sanırım yeterli değil..
ankara çok sıcak, göcek çok sıcak, istanbul çok sıcak, bodrum çok sıcak....

bence her yıl yaşlanmak çok kötü ama her gün yaşlanmak daha da kötü..zaman çok çabuk geçti 2011 yılında ben üniversiteye gireli 10 sene geçmiş olucak 10 sene... herşey çok hızlı. ne saçmadır ki Tutamıyorum Zamanı isimli saçma şarkı bile anlamlı geldi hahaha.

Inception a gidicem bugun sonunda çok heycanlıyım.

when the rain begins to fall lalallalallalalalal

Thursday, June 17, 2010

sex and the city i çok çok severim her bölümünde ayrı eğlenirim. çoğu zaman friends dizisinden daha eğlenceli gelmiştir bana.repligler çok gerçekçidir karakterler harikadır, hersey gösterişlidir ama zaten dizi bunun için yapıldığı için o şımarıklık o gösteriş hiç rahatsız etmez beni. en azından aşk-ı memnu da olduğu gibi kimse sabah kahvaltısına gece kıyafetiyle gitmez. herneyse her bölümünü 100 kez izledim kısacası. Mr. big i hep sevdim, aidan ı sevdim ama biraz uyuz buldum, rus dan hiç ama hiç hoşlanmadım, berger ı da sevmedim. kızlardan da nedense charlotte a hep bi kıl oldum sanki öyle bir arkadaşım olsa hafif tartaklarmışım gibi hissettim. sex and the city hakkındaki görüşlerim ilk filmden sonra da aynen devam etti. film tam beklediğim gibiydi gayet boş ama gayet eğlenceli. sonraaa gün geldi ve 2. film sex and the city 2 vizyona olaylı bir şekilde girdi. türkiyeye gelicek gelmicek tartışmaları sürerken cinebonus dan gelen "bu hafta vizyonda" mesajıyla b'yle beraber 9.30 matinesinde bulduk kendimizi. evt b sex and the city e bayılıyor diyebilirim. ama film tam bir FELAKET. genelde gece gittiğim ve begşenmediğim filmlerin 2. yarısında uyurum. bunda uyumadım bir şekilde izledim ama tam bir çocuk filmiydi saçmasapan espriler gereksiz hollywood filmi sahneleri(karaoke), eski komedi filmlerindeki kovalamacalar... off offf daha ne diyim, dizideki herhangi bir bölüm bu filmden çok daha güzeldi. şimdi bilemedim acaba 3uncuyu çekseler de diziyi bu felaketle bitirmeseler mi yoksa 3uncude daha da mı saçmalarlar. yine de gidin kendi gözlerinizle görün...



Wednesday, June 02, 2010

garance bunu koymuş. yazı bir hoşuma gitti