Tuesday, December 30, 2008

nerde letting the cables sleep nerdeee Gavin Rossdale 'in son kendi parçası. bence eğer BUSH olmayacaksa Gavin sadece oyunculuk kariyerine devam etsin.

Sunday, December 28, 2008

"bu kadar mı havalı olunur?" bölümünde en son aklımdaki karakter EASTERN PROMISES filmindeki karakteriyle Viggo Mortensen 'di. Sonunda dün yeni "bu kadar mı havalı olunur?" karakterini BODY OF LIES' dan Hani karakteriyele Mark Strong'a veriyorum. Yine de 2sini kapıştırırsak, ödülü Viggo Mortensen'e veriyorum.

Ürdün'e gitmemin tam öncesinde Body of Lies ' ı izlemek çok da iyi bir fikir değilmiş.

Saturday, December 27, 2008

polar

You Tube un kapalı olmasından tut da yılbaşı olayına kadar herşey sinirimi bozuyor. Sabah düşündüm(cumartesileri çalıştığım için bugun de benim için sabah demek saat 8 demek), bir ülkede internete sınırlama gelmesi ne demek ben bir anlam veremiyorum hatta kendimi böyle şeyler olurken eli kolu bağlı durduğum belki de durmak zorunda bırakıldığım için kınıyorum.

Acaba cumartesileri çalışmak (öğlene kadar da olsa) insanın psikolojisini bozuyor olabilir mi? Bana kalırsa kim ne derse desin Türkler çok çalışan bir millet, Sevilla 'da yaşayan bir arkadaşım butün işlerin saat 2.30 da bittiğini herkesin barlara kafelere dağıldığını söylemişti, adamlar bizden çok daha huzurlu, mutlu. Demek ki bu kadar çok çalışmanın mutluluk getirmediği kesin, ama "gelişmekte olan!" bir ülke olduğumuz için bunlar da oluyor olabilir. Okulda asistanlık yaparken bundan çok daha az çalışırdım, o zaman da hocalar hep eleştirirdi vay efendim amerikada onlar doktoralarını yaparken, gece yarılarına kadar kimsenin ışığı sönmezmiş herkes o saatlere kadar çalışırmış zaten ben de tam bunun üstüne "demek ki bende akademisyenlik yapacak bilim aşkı yok" diye düşünürek asistanlıktan ayrılmıştım.


Biraz depresif bir post bu. hava da yağmurlu değil halbu ki. ama tam bir heryer bembeyaz olana kadar kar yağsa belki de rahatlarım. Amman bana iyi gelecek mi bakalım, hayatıma yeni bir soluk getirecek mi??

Wednesday, December 24, 2008

punk "rakı" r
somon fümenin içine labne sür
1 tane kuşkonmaz koy
sonra sar ve üstüne zeytinyağı gezdir....
bu kadar kolay olup da lezzetli olan şeylere bayılıyorum keşke bunu ben keşfetmiş olsaydım.

Thursday, December 18, 2008

blogumdaki renk değişikliği adeta OH BE DÜNYA VARMIŞ dedirtti.
yılbaşını Ürdün'de geçireceğim bakalım beni neler bekliyor........











dead sea' ye gider miyim bilmiyorum ama gitsem iyi olur çünkü orası baya güzelmiş anladığım kadarıyla. DEAD SEA denmesinin sebebiyse içinde hiçbir canlı yaşamamasıymış. Şaşırdım.....

Tuesday, December 16, 2008

"EVERYTHING IS SOMETHING HAPPENED"

Saturday, December 13, 2008

Sedgwick
Factory Girl filmi belki harika bi film değil ama yine de bence güzeldi. Vizyona girdiğinde çok önemsememiştim çünkü Sienna Miller bana her zaman kendi gibi olmayan biraz zorlama biri gibi gelmiştir. Neyse dün izlemeye karar verdim. Küçüklüğümden biri ne zaman film izlesem, filmde eğer birilerinin başına haketmediği birşeyler gelirse içimde bi gıcıklık oluyo sanki o anda ben de varmışım gibi rahatsız oluyorum çok. Bence Edie Sedgwick de başına gelenleri haketmedi. En kötüsü de bütün bu olayların Edie 21 yaşındayken başlaması ve 28 yaşında da herşeyin bitmesi.
O Andy Warhol'un factorysinin starlarından biriydi ama sonrası tam bir haber deyimiyle içler acısı. Gidip Andy Warhol'un yakasına yapışıp "neden neden" diye sorasım var.


Sienna Miller da bu rol için çok çok uygunmuş bence tipi de benziyor zaten. Guy Pearce 'e gelince onu böyle bir rolde görünce tanıyamadım tabi ki. Ama sanırım Edie'yi gerçek hayatında görmek için "Ciao Manhattan" 'ı izlemeliyim tabi buralarda o filmi bulabilirsem.

darbukatör baryam

bayramda istanbul hep şöyle geçti evde saatlerce konuş konuş konuş dışarda kahvaltı et , patlayana kadar ye, dışarda biraz yürü, sinemaya git AROG'u beğenme hatta sıkıl BURN AFTER READING'i beğen ve gözünden düşmüş olan Brad Pitt'in tekrar gözüne girmesine sevin sonra güzel bir yerde yemek ye sonra eve gelip yine konuş sonra uyu.. tabi bir de evdeki darbukayı abuk saatlerde çal. çok güzeldi..

Friday, December 05, 2008

bence sivilcelerin üstüne cok bastırınca içeri kaçmalı

Thursday, November 27, 2008

NEVER THERE

Çalış çalış nereye kadar artık biraz sorgulamaya başladım acaba benim bir kariyer hırsım var mı?tabi bunu sorgulamak için biraz geç oldu onu okuldaki rahat hayatıma istifayı basmadan önce düşünücektim. Neyse hayırlısı olsun ya da her işte bir hayır vardır..

Sevgili B blog yazmaya başlamış ŞOK ŞOK evet bu kısmı şok hakkaten ama yazdığı konuyu öğrenince şokum hemen geçti. Tabiki FUTBOL ve FENERBAHÇE. Olsun bu da bir başlangıç bakarsın bir gün ayakkabılardan, izlediği filmlerden fln bahsetmeye başlar hihi..

Haftasonu bunu deneyeceğim bakalım nasıl olacak : EGGPLANT PARMIGIANA


Monday, November 24, 2008


etkilendim ama sebeplerim vardı

Tuesday, November 18, 2008














Vücudum kafein şokuna ne zaman girecek acaba merak içerisindeyim.

Saturday, November 15, 2008

Şu İstanbul Armutlu'daki Cikare denen yere gitmek istiyorum ve ordaki herşeyi denemek istiyorum. bkz www.cikare.com

Friday, November 14, 2008

İŞ SAATİNDE İŞ YAPILIMALI BLOG YAZILMAMALI

saçlarımı kestirdim kısacık çeneme gelio gercekten. okuldan ayrıldım.
Sanayinin ortasında çalışıyorum artık yine de okuldan daha güzel. öznur istanbula taşınıyor. hiç hoşlanmadım bu fikirden ama elden ne gelir zaten haftaiçi görüşecek halim olmuyor kimseyle iş çıkışı sonuçta hepimiz çok yorgun olup görüşemicektik. ayda bir kere onla gelir bir kere de biz gideriz haftaasonları diye dusunduk. biraz yalan olur gibi ama yine de böyle olacağına inanmak güzel. herkes farklı yerelere gidiyor büyümek ne kötüymüş.





BELLAGIO WATER SHOW hayatımda izlediğim en güzel şeylerden biri. Olives restaurant daki steak de yediklerimin en iyisi.

* QUANTUM OF SOLACE izlediğim en kötü James Bond olabilir. Haiti li bir kızı canlandırması için neden Ukraynalı birini oynattıklarını da hiç anlamadım. Daniel Craig'e saygımız hala sonsuz...

* LA favorisi Urth Cafe. İçinde siyah küçük toplar olan bişey içtim çok acayip bişeydi koca bardağın yarısına kadar o toplardan dolu, pipetle çekince ağzına geliyo ama meyve desem meyve değil bi garip birşey ama tabiki bütün abuk şeyleri sevdiğim gibi bunu da çok sevdim.

Friday, October 31, 2008

nescafe
hicbirsey yazamadım ki daha ne usa ne de istifam hakkında.....
simdi de oznus merak etti bu blog nası yazılıyor die bi gosteriyim dedim.
yazacağım herseyi
sonra

Friday, August 08, 2008

08 08 08

Bir doğumgünü tarihi için ne güzel bir tarih hem de olimpiyatlarla aynı gün oldu doğumgünüm...........

Thursday, August 07, 2008

MIDNIGHT TALKER



uzun zamandır izlediğim filmlerden etkilenmiyordum ta ki son BATMAN filmine kadar. Bu tamamen joker sayesinde mi bilemiyorum ama etkisinin büyük olduğu kesin. Bana Heath Ledger'a oscar vericeklermiş gibi geliyor. Christian Bale i her zaman çok beğenmişimdir hatta HURSH TIMES filmine bile arkamda bi sürü kişiyi de sürükleyerek gitmiştim. DARK KNIGHT filminde BATMAN biraz Joker in gölgesinde kalmış sanki. Bu yanlış ilaç meselesinden de baya korktum aslında Heath Ledger ın başına gelen aslında her an herkesin başına gelebilirmiş gibi. Ama bir joker karakteri bu kadar güzel oynanır. Filme gideli 1 hafta oldu hala arada sırada ağzımı onun gibi yapıp saçımı onun gibi düzeltiyorum....

Monday, August 04, 2008

oh where oh where can my baby BE?
Pearl Jam-Last Kiss i her dinlediğinde gözleri dolan var mı benden başka merak ediyorum.

Wednesday, July 16, 2008

48
Geçen hafta kızlarla bodrum soyle birşeydi:
12de kalk kahvaltı et 6ya kadar verandada kıpıdamadan yat
6da denize bak pisse girme.
meyve ye su iç türk kahvesi iç gerekirse sigara iç.
bu postun başlığının renginde oje sür
giyin.. balık nerde yenir? ya sait ya muhtara git..
sonra adamik sandoz veee

Oh baby dont you know I suffer?
Oh baby can you hear me moan?
You caught me under false pretences
How long before you let me go?

You set my soul alight
You set my soul alight(You set my soul alight)

Glaciers melting in the dead of night
And the superstars sucked into the supermassive
(You set my soul alight)

Thursday, June 12, 2008

Mii
Son zamanlarda yaptığım en iyi şeyler de 1. si Nintendo Wii almak hem de Wii Fit denen step tahtasına benzeyen ama ondan oldukça alçak olan egzersiz parçasıyla beraber. Megavizyonda ilk oynadığımda "Amaaaan bu muymuş" dediğim şey şimdi evde en sevdiğim parça. B yle hırslı maçlar yapmak en eğlencelisi hele onun hulahop çevirmesini izlemek hahah...


Yoga kısmını çok merak ediyorum aslında ama birbirimizle kapışmaktan yarışmasız şeylerle pek oynamadık daha. Ama tenis, bowling derseniz harikalar yaratıyorum. Wii fit in aslında bi sürü çalışması var şnav bile çektiriyor alet size ama şöyle birşey yapmışlar. Oynamaya başlıyorsun ve bütün çalışmalar ve oyunlar açık değil ancak levellar atladıkça yeni hareketler ve oyunlar açılıyor hem de sadece o user a açılıyor..
Sonuç olarak sonradan sıkılır mıyım bilmiyorum ama şu an için sevgili Nintendo'ya teşekkürler gerçekten bir teknoloji harikası bence. Nasıl olur da Apple Wii ye bir rakip çıkarmaz onu da hiç anlamadım.
Evet iyi yaptığım 2. şeye gelince spora bu aralar oldukça düzenli gitmem hatta spordan baya bi zevk almam. Koşu bandından hala çok hoşlanmıyorum ama en azından artık üstünde yürümüyorum sadece koşuyorum. Tabi spora başladığımdan beri 2 kilo almış olmam da şaşırtıcı ama kastır diye umarak devam etmeye kararlıyım.


Friday, June 06, 2008

i just don't know what to do...
benim zavallı blogum. 5 eylülde jüriye giricem. tez ne zor şeymiş ya. doktora yapmamaya söz veriyorum.
öğrenciyken kopyanın bu kadar gözüktüğünü farketmezdim. hele ki amfide

herşey o kadar net ki. ama ben iyi bir hocayım daha kimsenin kağıdını almadım kopyadan..

havalar çok sıcak. bodruma gittim bu mevsimde ne kadar güzelmiş. adamikte sarhoş bile oldum. denize de girdim.ohhh

Mark Knopfler konserine gidicem umarım hep Dire Straits parçaları söyler.

Bu arada aklıma geldi sanırım biz ortaokuldayken şarkıdan parça kelimesine geçmiştik. heralde böyle demenin çok havalı olduğunu düşünyorduk.


Monday, April 07, 2008

FOTO
çok fazla dubaiden bahsedersem kendimi Ayşe Arman gibi hissederim ki bu hiç istemeyeceğim birşey o yüzden birkaç resimle anlatıyım bari ....


Yine maymunlar buldu bizi. Her gittiğim yerde bi maymun oluyor ya bu bir tesadüf mü?? Ama bu çok zayıftı yavrucak. Yani sanırım cinsi böyle ama kemikleri sayılıyordu, bağlamışlar bir ağaca yazık günah yahu.







çölde safari. tabiki yürüyerek değil.ciplerle.




Medinat Souk'tan Burj Al Arab in görüntüsü.







BUDDHA BAR ın harika avizeleri.








Monday, March 31, 2008

acceleration
bir düzeltme yapmalıyım sanırım.Sentosa'daki arabaların hızı kütleye bağlı değilmiş. Ahmet Cihat bana güzelce açıklamış , önce sadece düşey elemanı aldığını düşündüm bunu kanıtlarken ama sonra ben de tekrar baktım ve ivme kütleye bağlı değil burdaki durumda. Hadi yine iyisin A.C.T

Friday, March 21, 2008

Phi Phi ve Singapur
Ormanın içindeki odamıza hiç çekinmeden ilk gün gelen maymun. Yavrusunu görmesem bunu yavru sanardım ama yavrusu o kadar küçük oluyor ki ertesi gün de o geldi çünkü.

Leonardo Di Caprio filmi Beach'in çekildiği yer böyle bir yer. Maya Bay adı. aslında diğer koylardan çok farklı değil ama heralde filmden sonra çok turistik olmuş,herkes buraya gelmişti.


Sentosa adasındaki komik çocuk. Sadece yerçekimiyle giden kucuk arabalarda yapılan yarış. Ama kilolu insanlar çok daha şanslı oluyor bu durumda o yuzden adil dieğil ama arabalara ulaşmak için teleferikle 10 dk havada gitmek bile yeterince güzel.



Friday, March 07, 2008

aras
teyze oldum haha . bebek harika. ama bana ismimle hitap etmesine karar verdim teyze lafına henüz hazır değilim galiba.

bu foto çok önemli bir foto. Burası King's Road da tıklım tıkış bir pub. aysenaz herşeyden habersiz sipariş vermeye çalışıyor. Hemen arkasında ayşegül ve ben çok ama çok yüksek bar sandalyelerinde oturuyoruz. yere torbalarımız yayılmış insanlar geçemiyor. düzeltmeye karar veriyoruz ama sandalyeden inmek dert. ayşegül beni tutucak ben de eğilicem. tabi herşey planladığımız gibi olmuyor ve önce ben üstüme de zavallı ayşegül düşüyor. torbalar yırtıldı herşey yerlerde. barmenler bizi kurtarmaya koşuyor. ve tabi ki etraftaki herkes kahkahalarla gülüyor. o zamandan beri gereğinden yüksek bar sandalyelerine oturmamaya calısıyorum.



Monday, February 25, 2008

A.. T.. O.... G... T.
Oscar lar veriliyor. Ama daha ülkemize filmlerin yarısı gelmemiş. en sinir olduğum şey ya....
nerde JUNO nerde NO COUNTRY FOR OLD MEN.....
ancak hepsini izledikten sonra yorum yapabilicem ben. o yuzden şimdilik red carpet kıyafetlerine göz gezdirmekle yetinicem.
Bu sene genelde hep kapalı kıyafetler tercih edilmesi dikkatimi cekti. Erkeklerde sanırım yine 1 numaram JOHNNY DEPP ama daha bir numaralı kadını seçmedim.
Ben biraz daha inceliyim sonra fotolarla geri döneyim.
Bu arada Şahan ın filmi Recep İvedik ' e gittim. Şahan ve kardeşi yani filmin yönetmeni Togan bizim kolejdelerdi. Togan sınıf arkadaşımdı o yüzden onların yaptıkları filmlere gitmezsem ayıp olacağını düşünüyorum nedense...
Ve bence RECEP baya da komikti. Ben ztn gülüyorum ama anladım ki Şahan ' a gülmeyen insan hiçbir esprisine gülmüyor. Mesela B nerdeyse film boyunca gülümsemedi bile. Ben de yanımda oturan ve doktor olduğunu anladığım adamcağızla ellerimizi şaplatarak kahkahalar attım...

Wednesday, January 30, 2008

tam bir kız şarkısı ama hoşuma gitti.
gwen steffani fln ne alaka klipte anlamadım.
bilen var mı?