Thursday, January 22, 2009

yardım
windows tutturdu bu windows sahte diye ayol değil laptop ın içinde gelen lisanslı windows işte. Güncelleştirme yap geçer dediler, olmuyor. Ne yapmalıyım yardıma ihtiyacım var..

acaba internet explorer yerine mozilla kullanıyorum diye küsmüş fln olabilir mi?

Wednesday, January 21, 2009

Tanbule
istanbuldan döndüm. bu saç kesme konusunda neden gaza geldim bilmiyorum ama artık bu son noktaydı su an amelie saçlarımla bir süre gezmek zorundayım uzayana kadar yani. hadi saçlarım gösterin gücünüzü. Kuaför kestikten sonra heralde suratımdaki ağlak ifadeden olucak "ayda 1 cm uzar sac yani 2 senede 24 cm uzamış olucak" dedi. 2 sene miiiiiiiiiiiiiii??????? neyse en azından bir daha saçlarımı kestirmemeye karar verdim.

Bu sefer İst 'e gitme amacımız B'nin göz lazeriydi. Bir anda gözünü kararttı ve yaptırmaya karar verdi ama ben hala korkuyorum sanırım bi 2 sene daha beklicem saçlarım uzasın öyle çizdiricem gözlerimi. Lazer'i yapan doktor resmen Mehmet Öz'ün göz versiyonuydu; bozuk bir Türkçe, inanılmaz kendine güven fln... Bu arada Almanya 'dan turla gözlerini çizdirmeye gelen insanlar vardı. Zaten hastane elemanları da özellikle Almanca bilenlerinden seçilmiş. Gerçekten garip bir ortamdı neyse operasyon başarılı sonuç olarak. B görüyo, hala ışıktan rahatsız oluyor ama genel olarak iyi.. ışıktan rahatsız oluyor diyince biraz korktum acaba sarımsak göstersem de rahatsız olur mu???

İstanbul'da merak ettiğim bir sürü yerden 2sine gittim bu sefer. SPICE MARKET ve HAKKASAN. Spice Market W Hotel'in içindeki, Hakkasan ise Kanyon'da. Spice Market şöyle bir yer çok anlaşılmasa da : (foto netten) yemekler baya lezzetli, özellikle karabiberli karides, ızgara bonfile ve tatlı olarak coconut sütü içinde thai meyvaları gerçekten inanılmaz. Porsiyonlar çok küçük, doymak zor.

Hakkasan' a gelince bööyle bir şıklık var heryerde, bilmiyorum farklı bir yer Türkiye gibi değil pek ama servis ortam herşey baya iyi. Sadece tuvaletlerdeki lavabolarda eğimi pek hesaplayamamışlar, su bir türlü gitmiyor, orda birikiyor ve çok kötü bir görüntü oluyor. Bize yemek servisini yapan çekik bir genç erkekti, merak ettim nereli olduğunu sordum Kırgız'mış demek ki bize Japon veya Çinli diye yutturmak istediler haaa. Neyse yemekler de baya güzeldi aslında. Çalışanları dinleyip bir mısır çorbası içtim ve baya kötüydü hiçbir zaman füzyon mutfaklarda Acılı ekşili çorbadan şaşmamak gerektiğine karar verdim. Dim-sum fena değildi ama dumbling'i 1000 kere tercih ederim. Yaseminli et baya güzeldi. Ama asıl son nokta Pekin ördeğiydi, şimdiye kadar yediğim en iyisi olabilir belki de. Sevgili Hakkasan o kadar parayı bayıldıktan sonra bizi London Cab'iyle istediğimiz yere bıraktı. Peki oraya gidip o kadar para vermeye değer mi? Gazeteden okuduğum kadarıyla şimdi sinema öncesi fln diye belirli saat aralıklarında bir menu yapmışlar, içinde bir sürü şey var ve normalde ödeyeceğiniz fiyatın 3te 1ine fln geliyor. Sanırım o saatlerde gitmek daha mantıklı.Çünkü en azında 1 kere görmeye ve tatmaya kesin değer. Ben içmedim ama kokteyllerinin de çok güzel olduğunu söylediler.

evet sanırım Öznurcukta kalmak,arkadaşlarla konuşmak konuşmak, saçımı kestirmek ve güzel yemekler yemek dışında çarpıcı bir şey yapmamışım istanbulda. ama bir dahaki programımda kesinlikle mısır çarşısı var.

Monday, January 12, 2009

kuruyemişe, kuruyemişçilerde birşeyler almaya, kuru meyvelere, kabuklu olanların kabuklarını açmaya, içkiyle kuruyemiş yemeye, cola yla kuruyemiş yemeye bayılıyorum. bazen sadece kuruyemiş, meyve ve çikolatayla yaşayabileceğime inanıyorum.


Saturday, January 10, 2009

VICKY CRISTINA BARCELONA

Yine beğendim. Matchpoint 'imsi bir film zaten onu da beğemiştim. Barcelonaaa barcelonaa şarkıyı söyleyip duruyorum....

Tuesday, January 06, 2009

Ölü deniz
Ürdün Dead Sea denen yer meğersem dünyanın en alçak noktasıymış. Zaten Amman'dan dead sea'ye geçerken bitmek bilmeyen yokuşlar iniyorsunuz. Bu arada dead sea aslında bir sınır. Dead Sea denilen suyun (su diil aslında resmen tuzlu zeytinyağı, o kadar tuzlu ki içindeyken oturur pozisyonda gazete okunabiliyor) bir tarafı Ürdün bir tarafı İsrail. Yani biz otelde otururken karşı kıyıda direk İsrail'i görüyorduk. Tabi ki bunu yüzünden buraya girmek de öyle kolay değil, epey bir güvenlik kontrollerinden geçtikten sonra ancak bu bölgeye alınabiliyorsunuz.
Bekir Coşkun bugün şöyle yazmış insanoğlu için:

"Tanrı'nın yarattığı en güçlü ve en akıllı, ama tehlikeli, en korkunç, en zalim, en acımasız mahluk"

bu cümleye o kadar katılıyorum ki.. Bitsin artık bu savaş.

Monday, January 05, 2009

SLUMDOG MILLIONAIRE

fotoğraf makinamın aktarma kablosunu bulur bulmaz Ürdün resimlerini koymayı düşünüyorum ama birşeyi kaybedince o kadar sinirleniyorum ki ararsam aklıma gelicek diye aramamayı tercih ediyorum galiba unutmak için.

dün gece sonunda çok merak ettiğim Slumdog Millionaire' i seyrettim. TR'de vizyonda olmadığı için DVD sini bulup almıştım. Film oldukça güzeldi. Aslında bence bir aşk filmi genel olarak ama tabi ki başka şeyler de var filmde. Bütün filmi anlatmıyım burda ve herkes izlesin ve herkes benim gibi çocuk aktörlere hayran kalsın.

Asıl yönetmen THE BEACH ve TRAINSPOTTING'den tanıdığımız Danny Boyle amca ama bir de Hintli bir co-director var filmde. Eminim filmi sinemada izlesem daha fazla etkilenirdim çünkü hep öyle oluyor, evde DVD izlemek de güzel ama hiçbir zaman sinema gibi olamıyor işte. Sonuç olarak Slumdog Millionaire değişik ve izlenmesi gereken bir film diyorum ben.