Tuesday, December 29, 2009
Tuesday, December 15, 2009
Friday, December 04, 2009
Wednesday, November 25, 2009
Thursday, November 19, 2009

Tuesday, October 27, 2009
Tuesday, October 20, 2009

Miami'de yapılacak bir sürü şeyimiz vardı aslında ve toplam 7 günümüz. Otel odası o kadar güzeldi ki ev gibi. Yani birkaç gün kaldıktan sonra artık gitmeliyiz hissi nerdeyse bütün otellerde gelir bana ama burası hiç öyle değildi. Çok mutlu bir oteldi. Concierge 'daki Brezilyalı Reo'nun yardımlarıyla her akşamımıza güzel bir restoranda yemek için yer ayırttık. South Beach'in nerdeyse en ünlü oteli Delano. Bizim otelde onun yan oteli gibi bir şey aslında aynı otel grubu olan Morgans Hotel Group'un 2si de. Delano'daki Blue Door isimli restoran oldukça başarılıydı. Ama benim favorim kesinlikle Lincoln Road'daki Meat Market oldu. Diğerleri gibi feci şık eldivenli garsonların olduğu bir yer değil ama herşey o kadar lezzetli ve sunumlar garsonlar o kadar süper ki en çok orayı beğendim. Miami'de araba kiralamazsanız bir hiçsiniz diyebilirim. Hele bizim gibi Alligator Farm'a gitmek istiyorsanız hiç şansınız yok.
Buraya gidilince bataklıktaki bot turu kesinlikle yapılmalı. Nerdeyse timsahların içine düşüveriyordum. Bir sürü de bataklık suyu yuttum ama yine de süperdi.
B'yle 2 aksam da sinemaya gittik. Orda sinemaya gitmeyi çok seviyorum. Sanırım ara olmadığı için. South Beach tabi ki harika bir yer ama downtown da gezmeye değer bence. Hayatımda bu kadar karışık yolları hiç görmemiştim yalnız. Bir gün bu şehri south beach e bağlayan köprülerden 1inden geçerken inanılmaz evlerin olduğu bir adacık gibi birşey gördük, hadi bir gezelim arabayla dedik. Ama artık evler ne kadar değerli ve oturanlar ne kadar önemliyse bizi adaya dahi almadılar.
Bir gün öğlen 12 sıcağında south beachi kumun üstünden boydan boya yürüdük gerçekten artık gözümden yaş geldi tam 1.30 saat sürdü. Çünki varmaya çalıştığımız Delano'yu kaçırıp tekrar geri döndük. Böylece bütün sahili görmüş oldum ama tangayla paten kayan kızlar ya da Kardashian'lardan 1iya da gençlik dizilerinden fırlamışcasına erkekler göremedim. Sadece üstü çıplak bütün kaslarını göstermek istercesine koşan birkaç orta yaşlı adamcağız gördüm.
Miami alışveriş için çok süper bir yer değil kesinlikle. Zaten sahil yerlerinde insanların özensiz şort ve flip flop la dışarda gezdiklerini de görmek hiç zor değil. Ama illa diyorsan ki birşeyler almak zorundayım. En süper adres Sawgrass Mills Mall. Burası çok çok başarılı ve kocaman bir outlet. Oraya gidilince de PF Changs de yemek yemeden sakın gelmemek lazım. Daha fazla Ayşe Arman laşmadan bu yazıma bir son veriyorum. Belki sonra canım isterse Chicago'yu da anlatırım. "Ben Amerika'dayken" tribinde gibi hissetmezsem kendimi tabi..
Thursday, October 15, 2009
Tuesday, September 08, 2009
gidiyorsun bilmediğim uzaklara. aman tanrım bu kro sarkı da nerden geldi aklıma. ama gidiyorum bilmediğim uzaklara gerçekten. biraz daha keşfe çıkıyorum. zamanlama süper bileğim burkuldu 3 haftadır sanırım air cast dedikleri sinir şey ve koltuk değnekleriyleydim. ve 2 gün sonra yollardayım. fizik tedaviye gidiyordum 1 haftadır. ne garip birşeymiş. vakumlu şeyler yapıştırıp elektrik vermeler fln bi garip yani hiç beklemiyordum böyle havalı şeyler. ama herhalde iyi birşeymiş fizik tedavi, %80 iyileşmişim dediklerine göre haydi bakalım.

15 gün sonra tekrar ülkemiz sınırlarına girdiğimde bakalım beni neler bekliyor, yine belirsizlik zzamanııııı. herhalde hayatımın yarısı belirsizlikle geçmiş olabilir. acaba ben de bunun bağımlılığı mı var herşey belli ve planlı ilerlediğinde rahatsız oluyorum galiba. evet olabilir bunu bir araştırmak lazım.

Monday, August 31, 2009
Wednesday, August 19, 2009
Wednesday, August 12, 2009
Thursday, July 30, 2009
- sigara yasağı demek sokakların tıklım tıkış olması demekmiş.
- asmalı mescit modası hala çok moda
- günaydın kebapçısında sakın yemek yeme
- uçaktan korkuyorum artık
Wednesday, July 01, 2009
Tuesday, June 16, 2009
Tuesday, June 09, 2009
Tuesday, June 02, 2009
Monday, June 01, 2009

2. YES MAN

3. WEDDING DAZE

Eveeet nasıl üçleme ama. RACHEL GETTING MARRIED la başlayalım bu filmlerin en iyisiydi hatta bence güzel denebilirdi nedense bu kızı seviyorum ben artık. Filmde bağımlılığından kurtulmak için rehabilitasyona giden bir kızın ki bu kız Anne Hathaway, ablası evleniyor ve film dğünden birkaç gün öncesini ve düğün gününü anlatıyor. Anne ( artık sevdiğim için ismiyle hitap ediyorum) rolünde çok iyiydi bence. Best Man rolündeki adamcağız da resmen bir genç George Clooney'di ben çok benzettim.
YES MAN' e gelince.Jim Carrey yine yapmış yapacağını ve yinde bütün yüz mimiklerini ve ses efektlerini kullanabileceği bir filmde oynamış zaten başkası da oynayamazdı bu filmde belki bir de Eddie Murphy yapabilirdi bu abuk hareketleri. İsminden de anlaşılacağı gibi film hayatından çok mutsuz bir adamın bir seminere giderek herşeye "YES" demesini ve bütün hayatının değişmesini anlatıyor. Sonuç olarak YES MAN hiiç izlenmesi gereken bir film değil.
WEDDIND DAZE.. Eminim kimse duymamıştır bu filmi. Zaten orjinal film olmasına rağmen 5 TL ye aldığım için içimde bazı şüphelre vardı. Artık romantik komedinin tavan yaptığı nokta olduğunu düşünüyorum. Ama ne romantik ne de komedi. Aslında 2-3 kere güldüm. Kafa boşaltmak için izlenebilir ama emin değilim birazık insanı salaklaştırıyor da olabilir. Jason Biggs tarzı bir film aslında tam o yüzden karakterler başarılı. Sevgilisi ölen Jason 1 sene kendini toparlayamıyor sonra bir diner daki garson kıza aniden evlenme teklif ediyor kız da kabul ediyor. İşte sonra macera macera üstüne hahaha..............
Acaba sevgili Biletix Depeche Mode paralarımızı iade etmeyi düşünüyor mu? Yoksa zaman geçtikçe nasıl olsa unuturlar taktiğini mi uygulamaya çalışıyor???
Monday, May 18, 2009


Tuesday, April 07, 2009
Wednesday, March 11, 2009

hiçbirşey düşünmemenin, yataktan çıkamamanın, adamakıllı kahvaltı etmenin, istediğin saatte spora gitmenin, salak diziler izlemenin, aburcubur yemenin, bir sürü blog okumanın, gündüz film izlemenin, herkes işteyken dışarda neler olup bittiğini görmenin, muffin yapmanın, uydurma yemek yapmanın, kitap okumanın, dergi okumanın, öğle yemeğini istediğin saatte yemenin, temiz hava almak için saatlerce beklememenin dayanılmaz hafifliği içerisindeyim. Hayatımda ilk defa yapacak hiçbirşeyim yok. Okuldan mezun olduğumdan hep çalışmışım, boş olmak ne demek bilmiyordum işte gördüm. Yeni bir işim olana kadar da bu hafiflikte devam. hayır hayır ben bunu aylarca yapamam, hatta 1 hafta oldu ama heran sıkılmaya başlayabilirim.
Friday, March 06, 2009

sadece para kazanmak mı? çocukların olduğunda hayatın herkesle aynı olmak zorunda mı? işte revolutionary road bu soruların filmi.
Friday, February 27, 2009

bu foto Sienna ve Savannah Miller kardeşlerin markası TWENTY8TWELVE 'in yeni kolleksiyonundan bana burda herzamanaki kıyafetlerden farklı birşey varmış gibi gelmedi bildiğimiz kot beyaz gomlek ya da kot siyah bluz acaba benim göremediğim ama çok havalı birşeyler mi var burda merak ettim...
ThE BlAcK HeArT PrOcEsSiOn - TrOpIcS Of LoVe _____ bu aralar hep onu dinliyorum nedense.
Wednesday, February 25, 2009
Strawberry Fields forever.
Living is easy with eyes closed, misunderstanding all you see.
It's getting hard to be someone but it all works out.
It doesn't matter much to me.
Let me take you down, 'cause I'm going to Strawberry Fields.
Nothing is real and nothing to get hung about.
Strawberry Fields forever.
No one I think is in my tree, I mean it must be high or low.
That is you can't you know tune in but it's all right.
That is I think it's not too bad.
Let me take you down, 'cause I'm going to Strawberry Fields.
Nothing is real and nothing to get hung about.
Strawberry Fields forever.
Always no sometimes think it's me, but you know I know when it's a dream.
I think, er No, I mean, er Yes but it's all wrong.
That is I think I disagree.
Let me take you down, 'cause I'm going to Strawberry Fields.
Nothing is real and nothing to get hung about.
Strawberry Fields forever.
Monday, February 23, 2009
Bir Oscar töreni daha geçti. 81..... pazar gunu bir arkadaşımın kafe sine yardım etmeye gittim bu işin hiç de dışardan göründüğü gibi kolay olmadığını 7 saatin sonunda çok iyi anladıktan sonra Bride Wars isimli saçma filmde kendimi buldum sonra da 9.30 da uyuyakaldım tabi ki. o yüzden oscarlar kaçtı tabi. ama o kadar erken yattığım için 6 30 da kalktım ve böylece Sean Penn'i en ii erkek i ve Slumdog Millionaire i en iyi film i alırken yakalayabildim. en önemli 3 ödülden 2sini izledim yani.

Reader ve Milk filmlerini henüz izlemedim ama onun dışındaki ödüllerin oldukça yerinde olduğunu düşünyorum.
Heath Ledger ödül aldığı için çok mutluyum çünkü Joker karakterine hayran kalmıştım.
Eğer ki en iyi kadın ı Anne Hathaway almış olsaydı belki Bride Wars a olan o oynadığı için artardı ama artık hiç hiç şansı yok.
Brangelina çifti ödülsüz döndü, Angelina değil ama Brad Pitt baya baya iyiydi aslında ama yine de Sean Penn demişler, bence de Sean Penn herşeyi hakeder.
Tekrarları izlemeden nasıl bir tören olmuş bilemicem ama bazı fotolardan gördüğüm kadarıyla bir çok kişi gelinlik giymiş, özellikle Penelope Cruz(kendisi güzel o ayrı). Bir tane bile kayda değer elbise yok gibi geldi bana SJP ınki desen o da gelinlik, Natalie Portman ı çok beğendim ama onunda elbise kötü. Heidi Klum galiba geçen seneki elbisesinin bazı taraflarını kesip yine onu giymiş. Kendimi filmden anlamayaıp sadece kıyafetlere takılanlar gibi hissettim ama bgn aklıma geldi "şunu giysem acaba çok mu süslü olur" diye düşünmeyeceğin tek yer Oscar Ödülleri olsa gerek.
Thursday, February 19, 2009
Wednesday, February 18, 2009
Türk kahvesi bence dünyanın en güzel kahvesi. ama posriyonu çok küçük, her seferinde daha çok daha çok içmek istiyorum. ben de bugun kahveyi buyuk bir bardaga alıp ustune kaynar su eklemeyi denedim hiç de fena olmadı. tabi bu aynı şekilde cok suyla cezvede de yapılabilir ama benim çözümüm çoktan yapılmış ve kahve finacında sunulmuş kahve için.kıhkıh
not: Türk kahvesi deyince aklıma lokum geldi tabi sonrasında da post un başlığı olan şarkı.
Tuesday, February 17, 2009
Cem Yılmaz 'ın çıktığı dünyanın en vasıfsız yarışması olan Var mısın Yok musun? --- Bir insan nasıl bu kadar komik olabilir.
Burda her gün simit yiyorum her yiyişimde de yurtdışında olup simit yiyemeyenlere çok üzülüyorum. Ankara simidi inanılmaz birşey ya. Bence Türklerin bol olduğu her yabancı şehre de bir Simit Dünyası şart. Eğer kimsenin aklına gelmediyse ben Londra'ya açmaya gidiyorum şimdi.
Saturday, January 24, 2009
Thursday, January 22, 2009
Wednesday, January 21, 2009
Bu sefer İst 'e gitme amacımız B'nin göz lazeriydi. Bir anda gözünü kararttı ve yaptırmaya karar verdi ama ben hala korkuyorum sanırım bi 2 sene daha beklicem saçlarım uzasın öyle çizdiricem gözlerimi. Lazer'i yapan doktor resmen Mehmet Öz'ün göz versiyonuydu; bozuk bir Türkçe, inanılmaz kendine güven fln... Bu arada Almanya 'dan turla gözlerini çizdirmeye gelen insanlar vardı. Zaten hastane elemanları da özellikle Almanca bilenlerinden seçilmiş. Gerçekten garip bir ortamdı neyse operasyon başarılı sonuç olarak. B görüyo, hala ışıktan rahatsız oluyor ama genel olarak iyi.. ışıktan rahatsız oluyor diyince biraz korktum acaba sarımsak göstersem de rahatsız olur mu???
İstanbul'da merak ettiğim bir sürü yerden 2sine gittim bu sefer. SPICE MARKET ve HAKKASAN. Spice Market W Hotel'in içindeki, Hakkasan ise Kanyon'da. Spice Market şöyle bir yer çok anlaşılmasa da : (foto netten) yemekler baya lezzetli, özellikle karabiberli karides, ızgara bonfile ve tatlı olarak coconut sütü içinde thai meyvaları gerçekten inanılmaz. Porsiyonlar çok küçük, doymak zor.


Monday, January 12, 2009
Saturday, January 10, 2009
Tuesday, January 06, 2009
Ürdün Dead Sea denen yer meğersem dünyanın en alçak noktasıymış. Zaten Amman'dan dead sea'ye geçerken bitmek bilmeyen yokuşlar iniyorsunuz.

Monday, January 05, 2009

dün gece sonunda çok merak ettiğim Slumdog Millionaire' i seyrettim. TR'de vizyonda olmadığı için DVD sini bulup almıştım. Film oldukça güzeldi. Aslında bence bir aşk filmi genel olarak ama tabi ki başka şeyler de var filmde. Bütün filmi anlatmıyım burda ve herkes izlesin ve herkes benim gibi çocuk aktörlere hayran kalsın.
