Monday, March 26, 2007
Monday, March 19, 2007
THIS IS SPARTA!!!!!
pazar aksamı olunca sinema da pek şahane oluyor. hele gitmek istediğim bir film de varsa tadından yenmez valla.
iste sonunda merak ettiğim 300 veya 300 Spartalı gelmiş. Bu tip filmler yani savaş filmeleri çok çekilmeye başladı ama bunun çekimleri hepsinden farklı hafif Sin City tarzıyla çekilmiş olan film bence gerçekten güzeldi.
Gerard Butler (Leonidas)'ın fragmanda da olan "This is Sparta" bağrışının resmini koymak isterdim aslında ama bulamadım mahalesef. Nedense o sahneden feci etkilendim. Hadi j sparta için savaşıyorsun deseler belki gidebilirdim o sırada. Frank Miller'ın çizgi romanını okumamış olsam da filmden epey memnun çıktım.

bu solda gördüğünüz gerçek Leonidas'ın heykeli.
aşağıda gördüğünüz ise filmde izlediğimiz Leonidas yani Gerard Butler. Ne hale getirmişker di mi adamı? ama 2 hali de yeterince karizmatik isn't it??

pazar aksamı olunca sinema da pek şahane oluyor. hele gitmek istediğim bir film de varsa tadından yenmez valla.
iste sonunda merak ettiğim 300 veya 300 Spartalı gelmiş. Bu tip filmler yani savaş filmeleri çok çekilmeye başladı ama bunun çekimleri hepsinden farklı hafif Sin City tarzıyla çekilmiş olan film bence gerçekten güzeldi.
Gerard Butler (Leonidas)'ın fragmanda da olan "This is Sparta" bağrışının resmini koymak isterdim aslında ama bulamadım mahalesef. Nedense o sahneden feci etkilendim. Hadi j sparta için savaşıyorsun deseler belki gidebilirdim o sırada. Frank Miller'ın çizgi romanını okumamış olsam da filmden epey memnun çıktım.

bu solda gördüğünüz gerçek Leonidas'ın heykeli.
aşağıda gördüğünüz ise filmde izlediğimiz Leonidas yani Gerard Butler. Ne hale getirmişker di mi adamı? ama 2 hali de yeterince karizmatik isn't it??

Saturday, March 17, 2007
Friday, March 09, 2007
neler oldu
uzak kalınca yazacak şeyler birikiyor. ama o zamanda okulda çalışmam gereken zamanları blog yazarak geçiriyorum olmaz ki...
Çok alakasız konular hakkında diyeceklerim var aslında; birincisi Audrey Hepburn. B'ye Ikea'dan aldığımız bu tabloya her seferinde bayılıyorum. Düşününce ne kadar ilginç bir şey. Dünyanın hiçbir yerinde kimse üzerinde benim resmim olan bir tabloyu salonuna asmayacak ama biz bizden haberi bile olmayan birinin resmini asıyoruz. ama bu kadar da güzel olunmaz ki:
Havalar o kadar güzel ki böyleyken ODTÜ'yü gerçekten seviyorum. Yemek yiyeceğimiz yerlere yürüyerek gitmeyi çok özlemişim, arabaya binmekten ne kadar sıkılmışım meğer. Aslında benden 2 yaş büyük olup öğrencilerimden biri olan sevgili arkadaşım Can'la kortlarda dondurma yiyip üstüne squash oynamaya, saçma fotoğraflar çekmeye 1 30da biten öğle arasını 2ye kadar uzatmaya başladık bu sıcak hava pek iyi gelmedi bize.
dün odama geldiğimde masamda defterlerin üzerinde bir karanfil buldum. Üzerinde bir post-it ve "Dünya kadınlar gününüz kutlu olsun. Bölüm Başkanlığı" hoşuma gitti galiba..
uzak kalınca yazacak şeyler birikiyor. ama o zamanda okulda çalışmam gereken zamanları blog yazarak geçiriyorum olmaz ki...
Çok alakasız konular hakkında diyeceklerim var aslında; birincisi Audrey Hepburn. B'ye Ikea'dan aldığımız bu tabloya her seferinde bayılıyorum. Düşününce ne kadar ilginç bir şey. Dünyanın hiçbir yerinde kimse üzerinde benim resmim olan bir tabloyu salonuna asmayacak ama biz bizden haberi bile olmayan birinin resmini asıyoruz. ama bu kadar da güzel olunmaz ki:
Havalar o kadar güzel ki böyleyken ODTÜ'yü gerçekten seviyorum. Yemek yiyeceğimiz yerlere yürüyerek gitmeyi çok özlemişim, arabaya binmekten ne kadar sıkılmışım meğer. Aslında benden 2 yaş büyük olup öğrencilerimden biri olan sevgili arkadaşım Can'la kortlarda dondurma yiyip üstüne squash oynamaya, saçma fotoğraflar çekmeye 1 30da biten öğle arasını 2ye kadar uzatmaya başladık bu sıcak hava pek iyi gelmedi bize.
dün odama geldiğimde masamda defterlerin üzerinde bir karanfil buldum. Üzerinde bir post-it ve "Dünya kadınlar gününüz kutlu olsun. Bölüm Başkanlığı" hoşuma gitti galiba..
Çok çalışmam lazım.Teze başlamam lazım.Dersleri daha yavaş anlatmam lazım.Seneye hayatımın tamamen değişeceğini bilmem lazım bunun için birşeyler yapmam lazım.Eskiden uzak gözüken şeylerin artık yakın olduğunu bilmem lazım.Hava muhalefetleri sebebiyle sıcak kahvelerden soğuklara geçiş yapmam lazım. Ve evet artık dekorasyan dergileri almaya başlamam lazım.....
Veeee sonunda LONDON biletim hazır. Martta gelioyorsunuz ama Haziran'a kadar beni tekrar özlersiniz di mi?
Bir de beni businessa upgrade eden THY çalışanlarına burdan teşekkürlerimi sunarım.
Subscribe to:
Posts (Atom)