Tuesday, December 11, 2007

Tuesday, November 27, 2007

Thursday, November 22, 2007
postun başlığının konuyla bir alaksı yok hatta başlığın hiçbirşeyle bir alakası yok.
eski postların birinde ayakkabı hastalığının ne kadar ciddi olduğunu sormuştum galiba. valla ben de durum ciddiyetini koruyor. hiç tavsiye etmiyorum.
"İyi Adamlar" isimli mafya kitabını okuyorum hiç fena değil. Bi de josh hartnett lı vampir filmine gittim istek üzerine ama bi çok sahnede gözüm kapalıydı. küçükken böyle filmelere daha dayanıklıydım şimdi niye böyle korkuyorum anlamıyorum. insan yaşlandıkça çocuk hallerine dönermiş ya ben başkalarının çocuk hallerine dönüyorum sanki benim çocukluğum böyle değildi. ama zaten bu yaşta da yaşlanmak olur mu canım.
Tuesday, October 30, 2007
no i don't like
- Kylie Minogue'un yeni şarkısı adı 2 hearts olabilir. Ben beğendim baya.
- YAŞAMIN KIYISINDA çok çok orjinal bulmadım ama yine de beğendim denebilir.

- I could never be your woman nam-ı diğer Kadının Olamam. Keşke kadını olmasaymış da bu film olmasaymış.
- Dodge yeni bir cip çıkarmış NITRO adı. yollarda çok saçma birşey geziyor da dikkatimi çekti halbu ki nerde o eski DODGE LAR. Ama haksız mıyım şuna bakın:

Thursday, October 18, 2007
- Sabahları arabanın içinde "Modern Sabahlar" şarkısını söylerken ne kadar komik gözüküyorum?
- Stardust'daki eşcinsel korsan rolü için Robert De Niro kaç para aldı?
- Onun gibi bir oyuncu olmak için kaç fırın ekmek yemek lazım? Başarılı olmak için yediğimiz fırınlarca ekmek kilo yapar mı?
- Bu Britney Spears'ın sonu nolucak?
- Ayakkabı hastalığı ne kadar ciddi bir hastalık? Buna henüz tutulmuş sayılmam di mi?
- Şahika karakteri gerçek olabilir mi? Öyle birini tanıyan varsa tanışmam mümkün mü?
Tuesday, October 09, 2007
Geçen haftaki raporlu evde yatma döneminde digitürk ün bütün saçmasapan programlarını, nerdeyse amatör denecek filmlerini seyretme vakti buldum. Bunlardan biri PHAT GIRLZ filmi; oldukça toplu siyahi bir kadının, kilolu insanların da başarılı, güzel, mutlu, yakışıklı bir sevgilisi olabileceğini kanıtlamasını anlatıyordu. Nedense en çok aklımda kalan bu olmuş hatta bu kadıncağız THICK MADAME adlı bir giyim şirketi kurarak başarılı oldu. AA amma etkilenmişim filmden çaktırmadan.

Monday, September 10, 2007

Friday, August 24, 2007
When you're strange- faces come out of the rain (rain, rain)
Thursday, August 23, 2007
Monday, August 20, 2007
Friday, August 10, 2007
Kutlamalar 1. gün kız arkadaşlarla tam bir girls night : mojito - yemek - haagen dasz(kahveli dondurma) - bien.
Monday, July 23, 2007

Friday, July 06, 2007
Thursday, June 28, 2007
Tuesday, June 12, 2007
Thursday, June 07, 2007
Friday, June 01, 2007
Wednesday, May 30, 2007
ne kadar uzun süre kaybolmuşum farkında değilim. ne yaptım ki?
evet farklı olarak bu aralar fazla çalıştım. öğrencilerin attendance larını hesaplamaktan, ödevlerini okumaya, deney yapmaktan, tez yazamamaya,
yemek yemekten ne kadar daha çok erik-kiraz-karpuz yiyebilirim düşüncesine.
- sinemaya bile gidememişim kaç gündür. ama yine de evde HOTEL RWANDA izledim kesinlikle film tavsiyelerinde en üst sıralarda yerini aldı.
- Bol bol Oliver's Twist izledim 100 kere daha hayran kaldım.
- öznur gitmişti,ebru gitmişti çok yalnızdım geldiler,geçti.
- ingiltere vizesi aldım gitmeme 15 gün kaldı, para biriktirecektim gidene kadar ama o da olmadı. (giderken çıtır leblebi götürmeyi unutmamalıyım)
- annemle çok vakit geçirdim.bazen insana en iyi gelen şeyin o olduğuna karar verdim.
Wednesday, May 09, 2007
dayanamadım yine gittim deniz görmeye
JACK DANIEL'S® STEAK
"Bu tatlı ama aynı zamanda baharatlı çok özel Jack Daniel's® sosumuzla hazırlanmış dana bifteğini çok seveceksiniz.340 gr. of choice of aged beef chargrilled with our super special Jack Daniel's® sauce."
yedim
bu fotoyu çektim.

gittiğim heryerden yeni kibritler aldım. kibrit koleksiyonum gitgite artıyor. ama sadece gittiğim yerlerinkini alıyorum. o yuzden başkalarından almak kabul edilmiyor.
şenlikler başlamış.döner ve erik yedim geldim sadece. eskiden etraftaki herkesi tanıyorken şimdi kimseyi tanımamak çok kötü.
Thursday, May 03, 2007
Wednesday, May 02, 2007
.jpg)

Monday, April 30, 2007
Tuesday, April 24, 2007
bu tatil istanbul yine çok iyi geldi. ama geldiğimde tatsız haberler duymasam keşke.ama hiçbir zaman herşey çok güzel olmaz zaten di mi?
istanbul'da neler yaptım:
asmalı mescitte bi meyhaneye sorasında roxy'e gittim bir gün.
daha önce bahsetmiş olabilirim Suadiye'deki GOMONGO isimli Moğol restoranına gittik gerçekten harika bir yer.açık büdefen pişmemiş halde etlerinizi ve sebzelerinizi seçiyorsunuz.sonrasında başka bir tabağa noodle ınızı koyup sos ve baharatlarınızı seçip şefe teslim ediyorsunuz. pişince üstünde isminiz yazılı yemekler önünüze geliyor.yemeğinizi tamamen kendiniz seçtiğiniz için güzel olmuşsa da kötü olmuşsa da sizin marifetiniz.sınırsız seçeneğiyle her seferinde başka şeyler hazırlayıp bir sürü değişik tat tadabiliyorsunuz..mmmm...tabi 1 hafta önceden rezervasyon şart.
kanyondaki "le pain qoutudient" da şöle bir yer:
fransız sokağında oturduğumuz terastan şöyle birşey gözüküyordu bayıldım:
Friday, April 20, 2007
Thursday, April 19, 2007

Tuesday, April 17, 2007
bu blog şeysi nie bir anda türkçeye dönüştü anlamadım. bugün alakasız konulardan bahsetmeye karar verdim.
1. yolda brett anderson-love is dead adlı parçayı dinledim. üzdü beni nedense.dead mi?
2. amy winehouse-back to black. hmm i like...
3. telefonumu duymayıp herkesi panik yapmak kötü bir şeymiş. yakında yalancı çoban gibi olacağımdan korkuyorum. bu sefer gerçekten birşey olacak ama telefonunu duymuyordur diye kimse önemsemeyecek.
4. ankaradaki gece kluplerinde erkeklerin takım elbise giymesinin sebebi nedir? biri bana bunu açıklar mı?
Tuesday, April 10, 2007
6 nisan fotolorıyla ilgili sıkıntılarım var yeterince bulamıyorum. kimin çektiğini bilmiyorum. çekenler bana göndermemekte ısrar ediyor.çok zor durumdayım çook. hele 7 nisan o daha da önemli. insan bir ev partisinde 03.30a kadar dans eder mi?anladım ki bu da kandaki alkol seviyesine bağlıymış. peki ya o sadece 2 votkaysa? o da J'ye yeter de artarmış.
6 nisan saat 19.55 J eve yeni girer. 20.15 kapı çalar dı dı dı dın.. boğazım kurumaya başlar karnıma ağrılar girer. 21.00 rahatladım ve acıktım. 21.45 ev 36 kişi.
7 nisan saat 21.30 "ben ne içmeliyim?" 22.30-... "aman tanrım hoşgeldiniz" " bu çiçekler ne kadar güzel" "hadi artık benim ipodumdan çalın disco 2000da dansedeceğiz biz" "sanırım artık dansetmekten başım dönüyor" "mikrofonu istiyorum şarkı söyleyeceğim"..... " ne aspava mı istediniz?hani nerde?". zzzzzzzzzzzzzzzzz
Tuesday, April 03, 2007
Monday, April 02, 2007
hiçbir zaman tam bir kız gibi düşünmediğimi biliyordum ama seçkinin blogundaki testin sonuçları kadar da olacağımı beklemiyordum.
test eğlenceli baya http://www.bbc.co.uk/science/humanbody/sex/add_user.shtml
adresinden herkes ulaşabilir hadi 25% erkek çıkan tek kızın ben olmadığımı söyleyin.

yatak çok güzel değil mi?kutluyorum sayın designerı.
Monday, March 26, 2007
http://www.fasco-csc.com/index_e.php
Monday, March 19, 2007
pazar aksamı olunca sinema da pek şahane oluyor. hele gitmek istediğim bir film de varsa tadından yenmez valla.
iste sonunda merak ettiğim 300 veya 300 Spartalı gelmiş. Bu tip filmler yani savaş filmeleri çok çekilmeye başladı ama bunun çekimleri hepsinden farklı hafif Sin City tarzıyla çekilmiş olan film bence gerçekten güzeldi.
Gerard Butler (Leonidas)'ın fragmanda da olan "This is Sparta" bağrışının resmini koymak isterdim aslında ama bulamadım mahalesef. Nedense o sahneden feci etkilendim. Hadi j sparta için savaşıyorsun deseler belki gidebilirdim o sırada. Frank Miller'ın çizgi romanını okumamış olsam da filmden epey memnun çıktım.

bu solda gördüğünüz gerçek Leonidas'ın heykeli.
aşağıda gördüğünüz ise filmde izlediğimiz Leonidas yani Gerard Butler. Ne hale getirmişker di mi adamı? ama 2 hali de yeterince karizmatik isn't it??

Saturday, March 17, 2007
Friday, March 09, 2007
uzak kalınca yazacak şeyler birikiyor. ama o zamanda okulda çalışmam gereken zamanları blog yazarak geçiriyorum olmaz ki...
Çok alakasız konular hakkında diyeceklerim var aslında; birincisi Audrey Hepburn. B'ye Ikea'dan aldığımız bu tabloya her seferinde bayılıyorum. Düşününce ne kadar ilginç bir şey. Dünyanın hiçbir yerinde kimse üzerinde benim resmim olan bir tabloyu salonuna asmayacak ama biz bizden haberi bile olmayan birinin resmini asıyoruz. ama bu kadar da güzel olunmaz ki:
Havalar o kadar güzel ki böyleyken ODTÜ'yü gerçekten seviyorum. Yemek yiyeceğimiz yerlere yürüyerek gitmeyi çok özlemişim, arabaya binmekten ne kadar sıkılmışım meğer. Aslında benden 2 yaş büyük olup öğrencilerimden biri olan sevgili arkadaşım Can'la kortlarda dondurma yiyip üstüne squash oynamaya, saçma fotoğraflar çekmeye 1 30da biten öğle arasını 2ye kadar uzatmaya başladık bu sıcak hava pek iyi gelmedi bize.
dün odama geldiğimde masamda defterlerin üzerinde bir karanfil buldum. Üzerinde bir post-it ve "Dünya kadınlar gününüz kutlu olsun. Bölüm Başkanlığı" hoşuma gitti galiba..
Çok çalışmam lazım.Teze başlamam lazım.Dersleri daha yavaş anlatmam lazım.Seneye hayatımın tamamen değişeceğini bilmem lazım bunun için birşeyler yapmam lazım.Eskiden uzak gözüken şeylerin artık yakın olduğunu bilmem lazım.Hava muhalefetleri sebebiyle sıcak kahvelerden soğuklara geçiş yapmam lazım. Ve evet artık dekorasyan dergileri almaya başlamam lazım.....
Veeee sonunda LONDON biletim hazır. Martta gelioyorsunuz ama Haziran'a kadar beni tekrar özlersiniz di mi?
Bir de beni businessa upgrade eden THY çalışanlarına burdan teşekkürlerimi sunarım.
Thursday, February 22, 2007

Amistad'da hayran olduğum adama yani Djimon Hounsou'ya bu filmde bir kere daha ve Titanic faciasından sonraki filmlerinde beni feci şaşırtan Leonardo'ya gerçekten bayıldım. Sinema eleştirmeni sayılmam ama baya çok film izlerim çoğunu 1 hafta içinde unuturum tekrar izlediğimde yeniden izlemiş gibi olurum. Dün BLOOD DIAMOND a sanırım vizyondan kalkmak üzereyken gittim ama iyiki gitmişim baya beğendim. O adamı zaten unutmam mümkün değildi Amistad'dan sonra ama onun oynadığını bilmeden girdim ve sonra çok sevindim. Ve kesinlikle tekrar söylüyorum Leonardo kendini inanılmaz geliştiren bir oyuncu ne kadar seneler önce bebek suratıyla dalga geçsem de dün bir kere daha baya iyi bir oyuncu olduğuna karar verdim. Filmde sadece Jennifer Connely'den pek hoşlandığımı söyleyemeyeceğim. Her filmde bunu yapıyorlar eğer bir tek kadın karakter koyacaklarsa o kadının bütün özellikleri "AŞIRI" oluyor. Aşırı cesur, aşırı iyi kalpli, aşırı zayıf,aşırı güçlu falan filan..
Sonuç şudur ki BLOOD DIAMOND'a gidilsin.. Yüzükler çıkarılsın ya da geçmişi araştırılsın. "yok canım bu onlardan değil, B öyle şey yapmaz..."
Thursday, February 15, 2007
Tuesday, February 06, 2007
Tuesday, January 30, 2007
Friday, January 26, 2007
bu çete elemanları bazı ailelerden kızlarını bir çeşit başlık parasıyla alıyorlarmış.Önce bu kızları bir şekilde öldürüyorlarmış ve öbür dünyada yalnız kalmamaları için ölmüş bekar erkeklerin ailelerine satıyorlarmış. neler oluyor dünyada, insanlar neden bu hale geldi, neden bu kadar kolay birilerini öldürmek.. haberin devamını burdan okuyabilirsiniz:
http://www.timesonline.co.uk/article/0,,3-2566549,00.html
Monday, January 22, 2007
Friday, January 19, 2007


Thursday, January 18, 2007
Thursday, January 04, 2007
18 Ocak seminer yaklaştı.uzak kalabilirim buralardan sadece müzik dinleyip çalışabilirim. Ayşenazın hatırlattığı Rufus Wainwright- The One You Love dinleyebilirim. Yeni yıla alışmaya çalışabilirim. Tarihi yanlış atıp düzeltebilirim birçok kez. Tatili bitip bizi bırakıp gidenler için üzülebilirim. Tatilde ne kadar çok yattıysam o kadar çok koşuşturabilirim. İstanbul' a gidebilirim 1 günlüğüne. Görmek isteyip göremediğim ama buna inandıramadığım arkadaşlarımı arayabilirim buluşabilirim onlarla en azından bir kahve içebilirim di mi? Prestij'i bir kere daha izleyebilirim. Sanırım 2007 ye artık başlayabilirim ben de..